Yalnızlık Haddim Değil, Mahsusunun Kuluyum !
- Abdulkerim Diktaş
- 30 Tem 2023
- 2 dakikada okunur
| Bu yazı, 12 Haziran 2023 Pazartesi günü Pencere Dergisi'nde yayınlanmıştır |
İnsanoğlu yalnızlığa övgüler dizse ve ona edebi anlamlar yüklese de özellikle sosyal bilim disiplinlerine ait bilimsel metinlerin, insanın sosyal bir varlık olduğuna ısrarla vurgu yaptığını görüyoruz. Buna göre insan zorunlu olarak yalnız değildir! Yani insan yalnızlığı mümkün değildir.
Neden peki?
İnsanın, aşkın bir varlık olan Allah gibi ezeli ve ebedi olmadığı malumumuz. Yani insan Allah gibi öncesiz ve sonrasız bir varlık değildir; bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Zaman doğrusunun üzerinde bir noktada hayatı başlar ve diğer bir noktasında ölümle son bulur. Başlangıcı olan bir varlığın başlatıcısının olması, o varlığı henüz var olma aşamasında yalnızlıktan meneder.
İnsanın başlatıcısı anne-babadır. Sperm tek başına bir varlık teşkil etmeyeceği gibi, yumurta da tek başına bir mana ifade etmez. Yalnızken işlevsiz olan bu iki varlık, birbirleri ile kaynaşınca bir hayat belirtisi ortaya çıkmaya başlar. Anne-baba birlikteliği ile sperm-yumurta kaynaşması, insan sosyalliğinin ilk kodlarını oluşturur. Sosyalliğin olduğu yerde canlılık, canlılığın olduğu yerde sosyallik kaçınılmazdır. Bu canlılık ve sosyallik harmanında bir takım biyolojik süreçlerden geçtikten sonra önce embriyo, sonra fetüs oluşur. Ve nihayetinde insan dünyaya gözlerini açar. İlk temas doğumu gerçekleştiren ebeyle, sonra ebeveynle kurulur.
Anne-babanın tanışması, cinsel birliktelikleri, spermin yumurtaya dahli, embriyo, fetüs ve insan. Kompleks ve fakat ihtişamlı bir sosyalleşme başlangıcı…
Sosyalleşme kavramının içerisinde gönüllülük bulunabileceği gibi, zorunluluk faktörü daha yüksektir. Bebek zorunlu olarak annesinden beslenmelidir. Çocuk, öğrenmek için zorunlu olarak bir öğreticiye ihtiyaç duyar. Hastalanınca doktora gitmemiz, bozulan aracımızı ustaya götürmemiz, alışveriş için markete-pazara gitmemiz, sevmek ve sevilmek için güzel olanı arayışımız hep bu zorunlu sosyalleşmenin örnekleridir. Ruhsal ve duygusal olarak kendimizi yalnız hissettiğimiz zamanlar, gerçek anlamda bir yalnızlığı ifade etmez. Kalıcı değil, geçicidir. Bir süreçtir. O süreçten çıkışın yolu da yine sosyalleşmekten geçer; zorunlu sosyalleşme… Günlük hayatın idamesi için aklınıza gelen hangi eylem varsa, insanı zorunlu olarak sosyal bir varlık haline getirmektedir. Burada aynı zamanda bir muhtaciyet durumu söz konusudur. Yani insan muhtaç olduğu için sosyal bir varlıktır.
Peki muhtaç olmayan kimdir?
Bütün kadim inanç sistemlerinde ve insanlık tarihinde muhtaç olmayan tek bir varlığa işaret edilmiştir:
Bizim için Allah, başkası için Rab, bir başkası için Tanrı, öteki için Tengri…
Mademki muhtaç değildir, o halde yalnızlığa layık tek varlık O’dur.
Tek yalnız O’dur!

Comments